Entegre Reklam Kampanyaları

Türkiye bildiğiniz gibi büyük bir tüketim toplumu ve her geçen gün istatistikler daha çok tükettiğimizi gösteriyor.
Oysa ki tüketime oranla reklam kampanyaları ve konseptler talebe göre yetersiz kalıyor.
Sıradan, günü kurtaran, vasat slogan ve kampanyalara rağmen her şey güzel gidiyor.

 

Dijital Reklam Hakkında Bilgi Almak İster Misiniz?

 

Fonksiyonel reklamcılığın önüne geçmek mümkün mü?

Fonksiyonel reklamcılık tüm dünyada müzelerde yerini alırken Türk Reklamcılığı hala bu konuda ısrarcı. Duygusal fayda sağlayan yaratıcı, içeriğe değer katan konseptler ne yazık ki üretilmiyor, üretilemiyor. Vizyon sahibi ajans yöneticileri her ne kadar ajanslarında bu tarz çalışanlar bulundurmak isteseler de marka sahipleri 90’larda izledikleri televizyon reklamlarıyla basma kalıp yarına ulaşamayan stratejiler ve öneriler getiriyor. Reklamcılar, tüketiciyle marka arasında sıkışıp, günü geçiren işlerle yoluna devam etmek zorunda kalıyor, bu da emeği değersizleştirip yapılan işe verilen önemi azaltıyor. Peki Belirli sınırlar koyulan Türk Reklamcılığı nasıl toparlanabilir? Sadece biraz zaman lazım.

 

 

Peki Nasıl?

Geleneksel Türk Lezzetleriyle ilgilenen bir restorant genç kitleye daha rahat ulaşabilmenin yolları üzerine bir brief verip, 14 şubat’ta bir kampanya talebinde bulundu. Mobil Çöp çatanlık uygulamaları üzerinden oluşturulan marka ürün hesapları aracılığıyla, eşleşme sağlanan tüketiciler, 14 şubat günü restoranlara davet edildi, ücretsiz bir menü sunuldu.

 

Bunu Pek Yemediler

1 haftada Yaklaşık 5000 kişiye kampanya kodu gönderilerek erişim sağlandı. İyi de Etkileşime ne oldu?

Kendilerine gönderilen koda 1 kişi hariç kimse inanmadı. Böyle bir kampanyanın olamayacağını düşündüler.

Çünkü daha önce bu tarz bir iletişim modeliyle kimse karşılaşmamıştı.

 

Doğru Reklam Stratejinizi Beraber Belirleyelim. Bize Ulaşın!

Sonuç

Türk toplumu yeniliğe açık, ancak beklemediği mecralarda yeni konsept reklamlarla karşılaşmaya alışık değil.

Çünkü yapılmıyor.  Toplum için reklam mı? Reklam için reklam mı? noktasında tıkanıyoruz. Reklamcı da bir nevi

sanatçı değil midir? Saatlerce düşünülen stratejiler ve bir muz kabuğundan yola çıkan yaratıcı hikayelere karşı

kreatif departmanın bu tarz hüsranla sonuçlanan olaylara karşın tekrar aynı ata binmesi mümkün mü?

 

Mümkün olabilir, tabi çoban sürü fıkrasına benzer bir sonla karşılaşma ihtimaliyle işimiz git gide zorlaşıyor.

Reklamlarına inanılmayan bir reklamcı toplumdan intikam alma yolunda ya da kitlesini değersizleştirip toplum algılarına uygun

basit içerikler üretme yolunda adımlıyor kariyerini. Gelişen toplumun algı kalitesi, sosyal medya vb araçlarla gün geçtikçe ilerliyor.

Umalım ki kimse koyuna bakmadan ya da çobana inanmadan yürütsün gemisini özgün ve dilediğince.